| 
					  
					Adolesanlarda belirgin olarak fiziksel, cinsel, bilişsel, 
					sosyal ve ruhsal değişiklikler olur ve bunlar adolesanlarda, 
					ailelerde, sağlık personelinde, öğretmenlerde ve toplumda 
					çeşitli zorluklar oluşturur. Bu yaş grubuna hizmet verenler 
					için en büyük zorluk, bu değişikliklerin hepsinin eş zamanlı 
					olmamasıdır. Örneğin, pubertesi daha erken yaşlarda 
					başlayan, fiziksel ve cinsel gelişimi neredeyse tamamlanmak 
					üzere olan bir ergen, bilişsel ve ruhsal açıdan hala bir 
					çocuk gibi davranabilir. 
					 
					Tam tersine, pubertesi daha geç yaşlarda başlayan bir ergen 
					bilişsel ve ruhsal açıdan daha olgunken, cinsel gelişimi 
					henüz başlangıç evrelerinde olabilir. Ayrıca aynı yaştaki 
					ergenlerin hepsi aynı gelişim basamaklarında olmazlar. 
					Pubertenin başlangıcı ve ilerlemesinde belirgin varyasyonlar 
					olabilir. 
					 
					Bu nedenle ergenlerle çalışan meslek gruplarının ve 
					ailelerin bu gibi bireysel farklılıkların bilincinde 
					olmaları gerekmektedir. 
					 
					Adolesanlara verilen sağlık hizmetleri de, yaş ve gelişimsel 
					düzeye uygun olmalıdır. Sosyokültürel farklılıklara ve 
					bireyselliğe duyarlı olmalıdır. Adolesanlar ile ilgilenen 
					doktorlar, görüşme ve muayenelerindeki gizlilik ilkesini 
					sağlamalıdırlar. 
					 
					Ergenle ve ailesi ile mutlaka ayrı ayrı görüşme ortamı 
					sağlanmalı ve ailesinin yanında konuşmak istemeyeceği 
					problemleri de sorgulanmalıdır. Öykü alırken, konuşmaya en 
					az kişisel sorular ile başlanmalı, yeterli diyalog 
					sağlandıktan sonra benzer soruların diğer ergenlere de 
					sorulduğu açıklanarak kişisel sorunları ve riskli 
					davranışları gündeme getirilmelidir. 
					 
					Bütün bunların yapılabilmesi için ergen görüşmelerine daha 
					uzun süre ayrılmasının gerekliliği açıktır. Ergenlerin 
					ihtiyaç duydukları güven ve saygı ortamının sağlanması, 
					ergenin hekime açılmasının ve başvuru şikayeti yanında, 
					gizli gündeminin ortaya konulmasının ön koşuludur. Ergene 
					bir çocuk gibi yaklaşılmamalı, onun kendisini bir erişkin 
					gibi görüyor olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle görüşme 
					sırasında, açık uçlu sorular sorulmalı, gerekli 
					yönlendirmeler yapılmalı ama iyi bir dinleyici olmaya da 
					dikkat edilmelidir. Önerilerde bulunurken emir kipi asla 
					kullanılmamalı, hatta eğitici rolü üstlenilmemeli, çözüm 
					önerileri getirerek birlikte tartışılmalı ve ergene kendi 
					kararlarını kendisinin vermesi için danışmanlık 
					 
					yapılmalıdır. Sorumluluklarını üstlenebilmesi için fırsat 
					verilmelidir. Adolesana söz hakkı vermeden, katılımını 
					sağlamadan sağlık hizmeti yürütmek genellikle olanaksızdır. 
					 
					Ergenle yapılan görüşme sırasında önemli noktalardan biri de 
					ergeni değil, hatalı davranışını eleştirmeye dikkat 
					edilmesidir. Ergene hatalısın demek yerine, önce olumlu geri 
					bildirim ile yaklaşarak iyi davranışları övülmeli, ardından 
					hatalı davranışı eleştirilmelidir. 
					 
					Bu yaş döneminde arkadaş ilişkileri çok önemli olduğundan, 
					benzer şekilde arkadaşlarını değil de, arkadaşlarının hatalı 
					davranışlarını eleştirmek doğru olacaktır. 
					 
					Cinsel gelişimin başlaması ve büyüme hızının artması ile 
					birlikte gencin dikkati vücudundaki bu değişime çevrilir. 
					Adolesansda bedensel ve cinsel açıdan hoşnut olunacak bir 
					beden algısına sahip olmak ve korumak en önemli 
					ihtiyaçlardan birisidir. Bu aynı zamanda benlik saygısının 
					(self esteem) oluşması ve kimlik (identity) gelişimi 
					bakımından da önem taşımaktadır. Ergenlerin bu konulardaki 
					duyarlılıkları dikkate alınmalı ve ailelerine de, 
					 
					ergenlerin bedenleriyle aşırı uğraşmalarına anlayışlı 
					olmaları ve bunun yaşlarının gereği olduğu mesajı 
					vurgulanmalıdır. 
					 
					Gençlerin çoğu, fiziksel olarak büyümüş ve cinsel bakımdan 
					gelişmekte oluşlarının kendilerine psikososyal bakımdan da, 
					birkaç yıl gibi kısa sürede, bir erişkinin matürasyon ve 
					becerisini kazandırdığı inancı ve iddiasında olabilirler. Bu 
					nedenle, ergenler bir anda ve her alanda bağımsızlık 
					beklentisi içinde olabilirler. Bağımsızlık çabalarının aile 
					tarafından isyan olarak yorumlanmaması ve psikososyal 
					gelişme düzeyleri ile orantılı olarak gittikçe artan 
					bağımsızlık tanınması, aile ile yaşanabilecek çatışmaların 
					önlenmesi açısından önemlidir. 
					 
					Ancak bu bağımsızlık; ailenin ve toplumun değer yargılarına 
					uygun, karşılıklı görev ve sorumluluklar ile ters 
					düşmeyecek, aile düzeni ve imkânlarını zorlamayacak 
					ölçülerde olmalıdır. Sağlıklı psikososyal gelişmenin en 
					önemli şartlarından birisi de ergenin çevresinde örnek 
					alacağı bir erişkin bulabilmesidir. Anne ya da baba iyi bir 
					rol model olmadığı sürece sadece söylediklerinin ergen için 
					bir anlamı olmayacaktır. Kendisi sigara içen bir babanın, 
					oğluna sigaranın zararlı olduğunu söylemesi ve sigarayı 
					yasaklamasının hiçbir etkinliği yoktur. Benzer biçimde 
					ailede, anne ve babanın birbirlerine ve çocuklarına sevgi ve 
					saygıya dayalı bir davranış modeli içinde olmaları, ergenin 
					de davranışlarını olumlu etkileyecektir. Sürekli tartışma 
					ortamı içinde olan ergenlerin bundan etkilenmesi 
					kaçınılmazdır. Bu nedenle psikososyal risk faktörlerinin 
					değerlendirilmesinde mutlaka aile ile olan ilişkiler 
					sorgulanmalıdır. Hekim de iyi bir rol model olmalı ve 
					gerektiğinde koçluk görevini üstlenebilmelidir. Adolesans 
					kendini kanıtlama, kabul ettirme, beğeni toplama, popüler 
					olma arzu ve ihtiyacının çok büyük olduğu bir dönemdir. 
					Gençler sadece ailenin değil, akran gruplarının da 
					üyesidirler ve onlarla bütünleşmek zorundadırlar. Gencin 
					kendi kendini bulma ve toplumla kaynaşma deneyimleri için 
					aile tarafından fırsat tanınmalı fakat tamamen sınırsız ve 
					denetimsiz bırakılmamalıdır. Prensip olarak yalnızca 
					hastalığa değil, ergenin bizzat kendisine de eğilerek 
					yaklaşılmalıdır. Böyle bir yaklaşımın, ergene yardım için 
					yapılacak tanı ve tedavi planlamaları ve girişimlerinde, 
					hastalığın özellik ve ihtiyaçları kadar önemli olduğu 
					unutulmamalıdır. Adolesan hekimliği, aynı zamanda koruyucu 
					sağlık hekimliğidir
 
					
					Ergen Beslenmesi 
					 
					Ergenlik döneminin gelişimsel özelliklerini konu edinen bir 
					çok çalışma olmasına rağmen dönemin temel özellikleri ve yaş 
					sınırları gibi konularda çok farklı görüşler vardır. 
					DünyaSağlık Örgütünün tanımına göre adolesans 10-19 yaşları 
					arasını kapsar. 15-24 yaş arası “genç”, 10-24 yaşları arası 
					ise “gençlik” olarak tanımlanmaktadır. 
					 
					Her ne kadar bu yaş grubu için bazı yaş sınırlamaları 
					getirilmeye çalışılsa da, bu dönemi kesin yaş ile ayırmak 
					oldukça zordur. Genellikle çocukluktan erişkinliğe geçiş 
					dönemi olarak kabul edilen ergenlik dönemi, gerçekte 
					fiziksel, psikolojik ve sosyal olgunluğa erişmenin 
					tamamlandığı bir dönemdir. Ergenlik homojen bir süreç 
					olmayıp, kendi içinde aşamaları olan bir süreçtir. Adolesans 
					çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Bu dönemin özelliği 
					hızlı fiziksel büyüme, cinsel gelişme ve psikososyal 
					matürasyondur. Çeşitli faktörlerin puberteye girişi 
					etkilemesi nedeniyle bu çağa daha erken veya daha geç 
					yaşlarda girilebilir. 
					 
					Puberte, hızlı fiziksel büyüme ve cinsel gelişmeyi içerir 
					ancak ergenlik bunlara ek olarak psikososyal gelişimi de 
					içine alır.    |